Cuauhtémoc; İspanyollar, kendi vatanlarını işgal etmeye çalışınca zırhlı askerlerden, demir uçlu mızraklardan, işkenceden korkmadan kendi vatanını son damlasına kadar savundu. Aztekleri bırakıp İspanyolları seçen oldu, ama Cuauhtémoc hiçbir şeye aldırmadı ve doğru bildiği şeyi yaptı: vatanını son damlasına kadar korudu. Öyleyse Cuauhtémoc kimdir?

1520 Öncesi Dünya ve Keşifler

1500’lerin öncesine bakarsak dünyada birkaç çok önemli olay görürüz: Yüzyıl savaşlarının bitişi, Konstantinopolis’in Fethi, Keşifler. Temel olarak en önemli şeyler bunlardır. Yüzyıl savaşlarının bitişi Avrupa’ya bir nebze de olsa nefes aldırmıştır, Kontantinapolis’in Fethi ise karabasan etkisi yapmıştır.

Ama böyle deyince gözünüz korkmasın, o dönem Avrupa’da etnik düşmanlıklar yoktu, olay reelpolitik yani denge politikası vb. Mesela 1400’lerin sonlarına doğru Fransızlar İtalya’yı feth etmek için yola çıktığında, Osmanlı’nın bu fethe karşı yardım etmesini bekliyordu.

Zira Fransızların İtalya’ya inmesi demek, Cem Sultan’ın Osmanlı’ya çok yakınlaşması demekti. Ayrıca İspanyolların “reconquista”larını yani İspanya’daki Müslümanların İspanya’dan atılmasını unutmamak gerek. Aynı şey Fas, Cezayir taraflarına da olacaktı ama Osmanlı İzin vermedi. İspanyollar Kuzeye yani Fransa tarafında da genişleyemedikleri için çönüzüm sömürge de buldular.

Her neyse devam edecek olursak Konstantinapolis’in Fethinin sonuçlarına bakmamız gerek. Hepsini saymayacağım bizim için önemli olan coğrafi keşiflere yol açması. Sonuçta Hindistan’dan gelen ticari mallar İstanbul’dan geçiyordu ve tabi ki de Avrupalılar bunun böyle olmasını istemiyorlardı.

“Fall of Contantinapolis” Fatih, Konstantiniyye’de!

Önerilen Yazı: Osmanlı’da neden kardeş katli var?

Ardından İspanya ve Portekiz olmak üzere Avrupalılar Hindistan’a gitmek için farklı yollar aramaya başladılar. Bunun üzerine İspanyol Prenses I. Isabelle Batı’yı keşfetmesi için Cristopher Colombus’u (Kristof Kolomb) görevlendirdi.

Ardından Kolomb, açıldı ve Karayipleri, ve çevresini keşfetti. Tabi burayı Hindistan sandı, ama değildi, daha büyük bir şeydi.

Ardından Americco Vespucci de seyahate çıktı ve bu sefer anladı: Karayipler ve oradaki diğer kara parçası Hindistan değildi! Bambaşka bir şey, yeni bir kıtaydı. Şimdilik farkında değillerdi ama göz yapmaya çalışırken kaş değil; göz yapmaya çalışırken beyin yapmışlardı. Kolonicilik ve sömürge hakkında şu yazımıza göz atabilirsiniz: 19. Yüzyılın En Tuhaf Kapitalist Yarışı: Kuş Gübresi. Zira burada kapitalizmin ve sömürgeciliğin büyük etkisini görüyoruz. Ayrıca bizim açımızdan da coğrafi keşiflere bakmak isterseniz şu yazımızı kesinlikle tavsiye ederiz: Coğrafi Keşifler ve Osmanlı: Kader Miydi, Yoksa Beceriksizlik mi?

Ardından İspanyollar ve Portekizliler bir anlaşmaya vardı: Portekizliler bugün Brezilya dediğimiz yere, İspanyollar ise Meksikaya ve Kuzey Güney Amerikaya yerleşeceklerdi. Bunun üzerine birkaç asker ve kaşif yollandı. Bizim ilgileneceğimiz Hernan Cortés diyeceğimiz bir kaşif (Conquistator).

Hernan Cortés ve Meksika

Cortés daha önce birkaç kez Yeni Dünya’ya gitmişti, 19 yaşından 33 yaşına kadar hem de. 33 Yaşında ise Meksika’ya keşfe gönderildi. Her şey burada başlıyor. Buraları pek anlatmayacağım zira gerek yok. Neyse İspanyollar buraya sömürge kurmak isterler.

Bunun için yine Cortés görevlendirilir zira bilgilidir.

Hernan Cortés

Cuauhtémoc ve Meksika Müdafaası

Cuauhtémoc, 1495’te doğmuştu, yani İspanyol işgali sırasında oldukça gençti. Ayrıca doğduğu gün yıldız kaydığı için ona “Kartal” adını vermişlerdi. Cuauhtémoc, gençliğinde askeri bir eğitim almıştı. Aldığı eğitimlerden sonra komutan olmaya layık görülmüştür. İspanyol işgalinden önce de II. Montezuma’nın emri altında fetihler yapmıştır.

İspanyol İşgalinden sonra ise Cuauhtémoc’dan önce kral olan II. Montezuma 1519 yılında İspanyollara Meksika’nın kapısını açmıştı. Bu Cuauhtémoc, sinirlendirmişti. Aslında II. Montezuma bir kuklaydı.

1520 Haziranında Cuauhtémoc için bardağı taşıran son damla gerçekleşti: Haziran Katliamı. 1520 Haziranında İspanyollar bazı yerlerdeki yerel halkı öldürüyordu. Cuauhtémoc duramadı ve isyan etti. Bu isyan sonucu İspanyollar bölgeyi terk etmek zorunda kaldı. Bu halk için büyük umut kaynağı oldu.

Ayrıca kapılarını İspanyollara açan II. Montezuma iyice sevilmemeye başlamıştı. Sonuçta kukla bir liderdi ve katliamlara da bir şey yapmıyordu. Zaten halk nezdinde gerçek lider Cuauhtémoc’du. Cuauhtémoc da her fırsatta Montezuma’yı dile getiriyordu.

Hatta Cuauhtémoc II. Montezuma hakkında söylediği bazı şeyleri biliyoruz:“Vicdansız, İspanyolların eşi Montezuma ne diyor? Montezuma’ya kadın diye seslenmeliyiz, kendini İspanyollara sattı, kendini kurtarmak için de bizi sattı. Biz ona uymak istemiyoruz, çünkü o (Montezuma) artık bizim kralımız değil.”

II. Montezuma ise ertesi gün öldü. Bugün tarihçiler ölümünü net bir şeye bağlayamamışlardır. Kimi der Aztekler yaptı, kimi der İspanyollar yaptı.

İspanyollar, II. Montezuma’nın, Azteklerin Cuauhtémoc önderliğinde isyan edeceğini kendilerine söylediklerinden dolayı, Montezuma’nın Aztekler tarafından öldürüldüğünü söylerler. Aztekler ise II. Montezuma’nın sarayın camından atıldığını, bunu da İspanyolların yaptığını söyler. Yani durum kilitlenmiştir.

Mexico City’deki Cuauhtémoc’un heykeli

II. Montezuma öldükten sonra yerine tabi ki de Cuauhtémoc geçmiştir. Cuauhtémoc, tahta oturduğunda ne görsün? Açlık, çiçek hastalığı, sefalet… Halkın durumu çok kötü yani anlayacağınız. Bunun yanında her an saldırabilecek İspanyol ve İspanyollarla müttefik olan Aztek düşmanı yerliler. Aztek medeniyetinin son durumu, son seçeneğiydi Cuauhtémoc.

Cuauhtémoc, hemen organize olmaya başladı ilk iş olarak birlikleri organize etmeye başladı. 900 tane gözü pek savaşçıyı organize etti, bunun yanında da diplomatik yollarla müttefikler buldu. Ayrıca İspanyol saldırısının çok yakında olduğunu düşünerek silahları ve erzakları depoladı.

Cortés ise saldırıya hazırlanıyordu. Son kez teslim olma çağrılarında bulunuyordu. Cuauhtémoc da her türlü teslim olmayı reddediyordu. Birkaç gün sonra da İspanyolların kuşatması başlamıştı. Cuauhtémoc için Cortés’ten daha zararlı olan şey şehirde başlayan açlık, kıtlık ve hastalıktı. Şahsen bence bu Gemi Yolla, Tehdit Et: Gambot Stratejisi yazımızdaki “Gambot Stratejisi” dediğimiz şeyden çok daha acımasız bir şey.

Her neyse devam edecek olursak adeta kapana kısılmıştı Cuauhtémoc ve halkı. Devamlı savaşıyorlardı, içecek doğru düzgün temiz su yoktu, su yoksa yiyecek de yoktu. Bu konu hakkında Cortés’in sözünü de tekrarlayabiliriz:“Açlıktan ve susuzluktan ölecekler çünkü tuzlu sudan başka içecek bir şeyleri yok”. Buradan da Cortés’in çok acımasız olduğunu söyleyebiliriz.

Tenochtitlan’ın Savunması

Haziran 1521’in sonunda doğru Tenochtitlan yani Cuauhtémoc ve halkının savunduğu ve son kalesi olan şehir, düştü. Şehrin düşmesinin kesinleştiği anda Cuauhtémoc, çocuklarıyla ve ailesiyle ufak bir tekneyle kaçmaya çalıştı.

Fakat gemisi tespit edildi ve Cuauhtémoc esir alındı. Cuauhtémoc şunları söyledi:“Ah, Elimden geldiği kadar krallığımı korumaya ve İspanyolların elinden kurtarmaya çalıştım. Fakat şans bana gülmedi, benim canımı alın, böylece de Meksika İmparatorluğunu yok etmiş olun”

Bundan sonra Cortés, Cuauhtémoc’a tekrar kral olabileceğini söyledi. Fakat koşulu İspanyollara sadık kalmaktı. Cortés, tekrar ev inşaa edebileceklerini, hayatlarını düzenleyebileceklerini ve yaşam kurabileceklerini söyler.

Fakat günler günleri kovalarken kısa bir süre sonra Cuauhtémoc, gücün kendi elinden yavaş yavaş kaydığını ve Cortés’in yalan söylediğini anlar. Cortés yavaş yavaş iktidarı Cuauhtémoc’un kuzeni Tlacotzin’e vermektedir. Cortés’e göre Cuauhtémoc, tekrar isyan edebilirdi. Bunu önlemek için de Cuauhtémoc’u zindana attırdı.

Ayrıca Cortés ve İspanyollar için önemli bir şey vardı: Altınlar. Azteklerin elinde altınlar vardı. Cortés’in adamları da Cuauhtémoc’u sorgulamaya başlarlar. Ayaklarını kızgın yağın içine sokarlar, türlü türlü işkenceler yaparlar. Kuzeni, Cuauhtémoc’a hazinenin nerede olduğunu söylemesi için yalvarır.

Cuauhtémoc’a İşkence

Cuauhtémoc da der ki: “Tanrılar, Tenochtitlan’ın düşmesinden hemen önce bana fısıldadı ve dediler ki Tenochtitlan kurtarılamaz. Ben de hazineyi göle döktürttüm.” Sonradan İspanyollar gölde hazineyi arasalar bile bulamadılar. Bundan sonra da hiçbir zaman da bulunmayacaktı.

İşkencelerden sonra Cortés’e yeni görev verildi. Honduras’ta isyan çıkmıştı ve oraya gitmesi gerekiyordu. Oraya gitmek için yola çıktı ve yanına Cuauhtémoc’u da aldı. Çünkü kendisi orada yokken isyan tertiplemesini istemiyordu. Yoldayken ise soylu bir vatandaş Cuauhtémoc’un yine isyan edeceğini söyledi. Cortés de Cuauhtémoc’u bu vesileyle yine sorgulattı.

Sonuç olarak Cuauhtémoc öldürtüldü. Gerçekten isyan hazırlığında mıydı ve değil miydi anlaşılamadı. Fakat bu Cuauhtémoc. Kızgın yağdaki ateşlerden vatanı için korkmayan bir insan tabi ki de isyan tertiplemeye çalışırdı. Öldürtülmesi ise asılmasıyla oldu. Son Sözleri ise şunlardı:

“Sizin sahte sözlerinize güvenmenin ne olduğunu biliyordum, kendi ellerimle Tenochtitlan’da yenilmediğimi, kaderimin böyle olmasının sizin sebep olduğuzu da biliyorum.

Son Söz

Bu konu hakkında biraz araştırma yaptım ve çok ama çok az şey bulabildim. Böyle bir kahramanın, Meksika’da herkelleri bulunan bir insanın, halkı için savaş bir vatandaşın hikayesini bulmamak beni üzdü açıkçası. O yüzden kendim yazayım dedim.

Ayrıca Cuauhtémoc ile Kurtuluş Savaşı açısından da benzerlik görüyorum. Cuauhtémoc ve halkı için nasıl son çare, son umut varsa; Kurtuluş Savaşı da son umuttu. Ayrıca Cuauhtémoc’la aynı coğrafyada bulunan ırkdaşları onlara ihanet etti. Aynen Kurtuluş Savaşındaki hainler gibi.

Direnişin dili yoktur, Kurtuluş Savaşı, Cuauhtémoc ve halkının direnişi, ve diğerleri… Bu vesileyle de 23 Nisan haftanız kutlu olsun.

Kaynakça

Britannica alakalı bölümler.

National Geographic, Mayıs Haziran 2017 Sayısı, Cuauhtémoc Yazısı

https://artsandculture.google.com/asset/the-torture-of-cuauht%C3%A9moc/6QGgk9_EDfGctA

Yorum Yazın