Bu dünya çok garip. Öyleki 19. yüzyılın bazı kapitalistleri, kuş gübresi için savaştı. Bunun adına bazı işçileri hayatlarını büyük riske attı. Bazı hastalıklar arttı. Gelin bugün sizinle bu Kuş Gübresi yarışını irdeleyelim.

Yıl 1840, Peru’dan gelen ilk kez kuş gübresi taşıyan bir gemi İngiltere’nin Southampton limanına yanaşıyor ve tabi ki de orada demirliyor. Fakat iğrenç kokusu, yerli halkı etkisi altına alıyor. Tabi ki de o gün, çok az bir insan bunun ne olduğunu çözebildi. Fakat bir sürü insanın bilmediği bir şey ise büyük bir yarışın başladığıydı.

O dönem, Avrupa’da ve ABD’de insan nüfusu sürekli artıyordu. Bunun sonucunda ise tabi ki de tarlalar talebe yetişemiyordu. Bu yüzden daha büyük alanların verimini arttırmak ve tarlaları büyütmek için özel bir kuş gübresi kullanılmaya başlandı. Kuş gübresi ise mükemmel bir gübrenin çoğu özelliğini karşılıyordu. Kuş gübresinin talebinin artmasıyla ülkeler de yarışa dahil olmaya çalıştı. Dediğim gibi ilk ülke olarak İngiltere dahil oldu. Şaşırmadık.

Kuş Gübresinin Keşfi ve Önemi

Alman doğa bilimci Alexander von Humboldt; 1803’te Güney Amerika turundayken, bir şeye dikkat çeker ve not alır. Not aldığı şey ise: Peru’nun çöl ve kırsal bölgelerinde bile bitkilerin çiçek açması ve bunun sebebinin kuş gübresi olduğu. Tabi ki de bu notları duyan bir kapitalist, yatırımın verdiği heyecanla bu işe eğilmiş. Halbuki bu yöntem, eski yerel halk tarafından yüzyıllarca kullanılıyormuş.

Alman Doğa Bilimci Alexander Humboldt

Size yazının başında bahsettiğim İngiltere’nin Southampton kentine demirleyen gemi de, Peru kıyısına yakın bir ada olan Chincha adasından toplanan kuş gübrelerini taşıyordu. Bu ada yüzlerce martının, pelikanın ve daha birçok kuş türünün üreme ve yumurta bırakma yeriydi. Yani yılların gübresi katman katman gömülmüştü. Bu ise çok fazla bir miktardı. Peru kıyısının coğrafi koşulları nedeniyle bu bölgenin kuşlar için besin değeri çok iyiydi. Bu nedenle bir sürü kuş burada toplanıyordu.

Ayrıca 1843’te yüksek getirinin ruhuyla beraber benzer adalar aranmaya başladı. Mesela Batı Afrika sahiline yakın bir adada kuş gübresi bulundu. Fakat bu kuş gübresi öyle hızlı bitti ki, gelecek bahar ayında ada terk edildi. ABD de biraz sonra anlatacağım gibi Karayipler’de faaliyet kurdu.

Kuş Gübresi Ticaretinin İlerleyişi

Alexander von Humboldt’un notlarından yola çıkılarak 1840’ta kuş gübreleri üzerinde bir dizi test yapıldı. Sonuç olarak testler gösteriyordu ki, bu gübre Avrupa’da üretilen gübrelerden çok daha iyiydi. Bunun sonucunda ise Peru hükümeti, Fransız ve İngilizlerin bu ürünün ticaretini yapabilmesine izin verdi. Kısa bir süre içinde ticaret başladı ve bu işi yapanlar ilk baştan itibaren çok fazla kar ettiler.

Mesela bir tüccar bu kuş gübresini, 12 sterlinden alıp; 24 sterline satabiliyordu. Daha büyük tonlar içinse bu para katlanıyordu. Bugün bile Sterlinin çok değerli olduğunu göz önüne katarak o günü siz düşünün. Bu konu hakkında da şu yazımı da tavsiye ederim: Karl Marx Ne Umdu, Ne Oldu Bölüm #1.

Mesela dönemin İngiliz kapitalist ve girişimcisi William Gibbs’e göz atalım. Gibbs, bu işe en erken girenlerden biriydi. Bunun sonucunda ise İngiltere’nin en güvenli ve en büyük tedarikçisi oldu. Bu işe girişinden yani 1842 yılından ölümüne kadar olan yıla yani 1870’lere kadar, yılda 80 bin ile 100 bin sterlin kar yaptığı biliniyor.

Peru Hükümetine göz atacak olursak Peru Hükümetine bu ticaretten gelen gelir, tüm gelirler arasında başta %5 olmak üzere 1869 ve 1875 gibi ilerleyen yıllarda bu oran %80’e çıkmıştı. Ve 30 yıllık dilimde yani 1840 ile 1870 arasındaki zaman diliminde 12 milyon ton gübrenin dışarı çıktığını da biliniyor.

Peru Hükümeti ve Özel tüccarlar bu ticaretten binlerce Sterlin kazandılar

Bunun yanında ABD de bu yarışa katılmak istedi. Fakat İngiliz çıkarlarından dolayı adeta soğudu. Dönemin başkanı Millard Fillmore bu konuda büyük adımlar atmaya çalıştı. Ayrıca zaten kendi döneminde çiftçiler, etkili bir grup olduklarından girişim biraz da politikti. Bunun sonucunda da Başkan Fillmore, 1850 yılındaki Ulusa Seslenişinde ülkesine en uygun fiyattan kuş gübresi getirebilmek için elinden geleni yapacağını söyledi.

Bundan sonra 1856’da Kongre yani Meclis, kuş gübreleri barındıran adalar üzerinde Amerikan halkının, belli kurallara bağlı kalarak ticaret yapabileceğine izin veren yasayı geçirdi. ABD genelde Karayip’lerde faaliyet gösterdi. Ayrıca ilerleyen dönemlerde Haiti ile ABD arasında da anlaşmazlık çıktı.

Bir İnsanlık Dramı Daha

Evet, buraya kadar her şey güzel. İnsanlar para kazanıyor, zengin oluyorlar; çocuklar doyuyor. Maalesef öyle değil. Burada iki tane olgu var. Birincisi bu gübreyi çıkaran işçiler arasında intiharların artması. İkinci nedende de anlatacağım üzere ölümcül hastalıkların kendilerinde baş göstermesiyle beraber işçiler, intihar etmeye başladılar.

İkinci neden olarak ise işçilerin yılllarca üst üste yığılmış gübreleri çıkartırken ölümcül tozu soluması ve sonuçlarının ağır olması. Bu toz, tehlikeli patojenler barındırıyordu. Ne de olsa bahsettiğimiz şey yüzyıllarca üst üste yığılmış dışkılar ve bir sürü yerden gelen kuş. Her neyse, bu toz; işçileri solunum yolu hastalıklarına sevk ediyordu.

Bu sebeplerden dolayı da Peru’daki neredeyse hiç kimse bu iş üzerinde çalışmak istemiyordu. Ayrıca hiç kimse de buna zorlanamazdı; çünkü ülkedeki kölelik, 1854’te yasaklanmıştı. Bunun yerine güçlü Çinli işçiler getirtilmişti. Fakat durum bu güçlü işçiler için bile aydınlık değildi. Bunun yerine de Pasifik Adalarından da işçi toplandı. Bunlar da en sonunda, el altından kuş gübresi ticaretinin kölesi olmuşlardı.

Kuşların dışkılarının altında çok tehlikeli patojenler vardı.

Az önce de bahsettiğimiz ABD’nin kendi ilerleyişinde de bazı karanlık noktalar vardı. Mesela çalışma koşullarına karşı 1889’da ayaklanan Navassa Adasında gübre toplayan işçilerin elebaşıları öldürüldü. Bazılarına işkence edildi, bazıları da çok kötü şartlar altında çalışmaya devam ettiler.

Bu çalışmalar özet olarak böyle devam etti, fazla ayrıntıya girmek istemiyorum. Norveç, 1905’te yapay gübreyi bulunca; kuş gübresinin pek de önemi kalmadı ve tarihin karanlık sayfalarına gömüldü.

Son Söz

İnsanlık tarihi ilginçliklerin yanında karanlık olayları da barındırmıştır. Bu ikisini de bu başlıkta görebiliyoruz. Ayrıca buradan da bazı sorular doğuyor: mesela o yıllarda o işçilere saygı gösterilip, kuş gübresi toplamaktan vazgeçilseydi insanlar beslenebilir miydi? Kıtlık olmayacağının garantisi var mıydı? Ya da sadece bütün olay para mıydı? Ne yazık ki kesin cevaplar veremiyoruz.

Her neyse Bugün tarihte ilginç bulduğum bir yarışı size anlatmaya çalıştım. Umarım beğenmişsinizdir. Lütfen her zamanki gibi eleştirilerinizi iletmeyi unutmayın. Şimdilik Hoşça kalın.

Kaynakça

National Geographic History Dergisi, (sayıyı unuttum) Gaga for Guano, The Oddest Boom of the 1800s makalesi.

1 Yorum

  1. Şimdiye kadar okuduğum, konusu en tuhaf içerik bu olmalı. Tarihte bazı hususlarda ticaret yarışları olduğunu okumuştum da kuş gübresi için yarışanların olduğunu ilk kez öğrendim. Emeğinize sağlık.

Yorum Yazın