2. Abdülhamit kimdir? 2. Abdülhamit’i tanıyanların muhtemel çoğu dizilerden biliyor. Fakat bu padişah dizilere sığmaz ve kesinlikle bilinmesi gerekir. Yıllarca üzerine tartışılmıştır ve kimisi Ulu Hakan kimisi Kızıl Sultan demiştir. Bugün bu iddiaları objektif bir şekilde değerlendirmeye çalışacağız.

II. Abdülhamid 1876’da tahta çıktı ve 1909’da indi(rildi). Bu süre zarfında kendisini olumsuz veya olumlu şekilde eleştirildiği çokça olay yaşanmıştır. Bu olayları tarafsız bir şekilde değerlendirmeye çalışalım.

2. Abdülhamid

En çok bilinen mevzu: en çok kaybedilen toprak 2. Abdülhamid dönemindeydi.

2. Abdülhamid’in 1 milyon 592 bin 806 kilometre kare toprak kaybettiği söylenir ki bu doğrudur. Ama bunun yüzünden Abdülhamid’i suçlamak doğru mudur? Onun beceriksizliği demek doğru mudur? Yanlıştır. II. Abdülhamit döneminde kaybedilen topraklar olmuştur fakat bu Abdülhamid’in suçu olduğunu göstermez. Tren istasyona gelirken çocuk ağlarsa tren çocuk ağladığı için geldi diyemeyiz.

Bunun gibi de Abdülhamid dönemide toprak kaybı oldu diye bunun sorumlusu Abdülhamid’tir denemez. Osmanlı zaten pimi çekilmiş bir bombaydı Abdülhamid sadece bunu yavaşlatmaya çalıştı ki yavaşlattı. O dönem her kim olursa olsun toprak kaybederdi, diyemeyeceğim böyle bir genelleme yapmak tarih inceleme ilkesini deler.

Ama Abdülhamid’in yaşadıklarını hayal edin:

  • Kimin tarafında belli olmayan Büyük Britanya (O zamanın en güçlü devletlerin arasında)
  • Kuzeyde savaşılan ve mücadele edilen Rusya (Ki bu da en güçlü devletlerin arasındadır)
  • Batıda kendisinden parça koparmak isteyen Avusturya.
  • Balkanlarda her an isyan etme tehlikesi olan bölgeler (Sırbistan vb.)
  • Doğu’da sürekli kışkırtılan Ermeniler.
  • Uzak köşelerdeki otorite boşluğu ve isyancılar (Hicaz vb.)
  • Toprak arayan ve sürekli Filistin bölgesini satın almak isteyen Yahudiler.
  • Aşırı hak verilmiş gayrimüslimler.

2. Abdülhamid bu hepsi tarafından baskı altındaydı. Ki bunlar birer teferruat değil hepsi çok güçlü klan veya devletlerdi. Ama bunlara karşın Abdülhamid, pimi on yıllar önce çekilen Osmanlıyı 30 yıl daha patlamasını engellemiştir. Tabii ki de bu süre zarfında toprak kaybedecek bu gayet normal.

Siz aynı anda hem işinizi hem eğlencenizi hem kişisel hayatınızı hem sağlığınızı hem hobilerinizi ve daha bir çok şeyi aynı anda yapabiliyor musunuz? Hayır bazılarından fedakarlık edip bazılarını yapıyorsunuz.

Abdülhamit de böyle yaptı; hepimizin yaptığı şeyi. Tarihe böyle bakmak gerek at gözlüğüyle değil keza bu yazımızda da bunu görmüştük: “Osmanlı’da neden kardeş katli vardır?”

Abdülhamid gerçekten donanmayı çürüttü mü?

II. Abdülhamid donanmayı Haliç’e kapatmıştır. Donanma sonraki yıllarda hiç kullanılmamıştır ve haliyle eskimiştir. Peki neden? Neden bir insan donanmayı Haliç’e kilitler ki?

Çok basit. Donanma ve gemi dediğiniz şey piyade ve tüfek gibi bir şey değildir. Tüfeği her ülke üretebilir söz gelimi Kalaşnikof silahı.

Ama gemi ve donanma dediğiniz şeyler basit bir şey değildirler, aksine çok komplike şeylerdir. Bir savaş gemisinin yapılması 5 yıl hatta 10 yıl alabilir. Bu yüzden büyük armadalar oluşturmak zordur. Yıllar içinde yüksek maliyetler içerisinde oluşturulurlar. Yani donanma yakıldığında, çok zarar gördüğünde tamir etmesi zor yenilenmesi ise çok pahalıdır.

İşte tam bu nedenden dolayı Abdülhamid donanmayı Haliç’e kapattı. Donanma sadece denizde vardiya gezerken bile para tüketir. Hele savaştayken tam motor kullanılırken hayli hayli para tüketir. Diyelim bir de savaşta yenildi donanma. Tamir edilebilmesi için yüksek teknolojili bir tersane ve yüksek paralar gerekiyordu. Ki Osmanlı donanmanın sürekli yakılması ve donanmaya sürekli baskın yapmak çok popülerleşmişti. Sözgelimi:

  • 1571 İnebahtı baskını
  • 1770 Çeşme baskını
  • 1827 Navarin baskını
  • 1854 Sinop

Tüm bu baskınlardan sonra donanma yeniden inşa edilmeye ve yenilenmeye çalışılmıştır.

Ayrıca yapılan gemiler kullanılsa bile 10-15 yıl sonra yeni sınıf gemilerin gelmesi ve mevcut gemilerin güncellenmesi için yine tonla para ister. tersane olmadığı için de dış borçlanma oluşur. Bunun yanında savaşlarda kullanılan gemilerin sürekli yedek parça ve yenilenme gerektiğini söylemem gerek yok her halde.

Bir örnek verelim mesela: Sultan Abdülaziz donanmaya çok meraklıydı. Ayrıca Rusya’ya karşı kullanabilmek ve gözdağı olması için de İngiltere ve Fransa ayarında donanma kurmaya kalkıştı ve kurdu da. “Tersanelerde üretilemeyen” gemileri dışarıdan aldı. Bu alış veriş bütçe değerinin üstünde oldu ve borçlanıldı.

Sonuç olarak Osmanlı donanmada dünya’da 3. oldu fakat donanma dışa bağımlıydı yani bir gün İngiltere, Fransa yüz çevirse -ki bu gayet beklenebilir bir şey- donanma altyapısı çökecekti. Yani yapılan tüm harcamalar boşa olmuş olacaktı. Bunun yanında gemilerin yenilenmesi için donanımlı tersane bulunamadığından da gemilerin aktifliği yüksek ölçüde düşecekti.

Fakat tabi ki de Abdülhamit donanmayla ilişkisini tamamen kesmedi. Yunanistan’a karşı gözdağı vermeye devam etti. Donanmayı çürüttü denilen Abdülhamit, ilk denizaltıyı satın aldı.

Dünyadaki ilk modern denizaltıyı Abdülhamid almıştır. Bu da o denizaltı.

Kısaca sonuç: Osmanlı’nın o dönem donanmayı kaldıracak ekonomisi ve donanımı bulunmuyordu.

2. Abdülhamid Kıbrıs’ı sattı mı?

Kıbrıs 1878’de İngilizlere kiralandı. Fakat Abdülhamid neden yaptı bunu, ne istedi? Bunu anlamak için ilk olarak 93 harbine bakmak gerekir. Abdülhamid daha tahta çıkalı 1 yıl geçmeden patlak veren bu savaşın çok ağır sonuçları olmuştur. Ruslar sarayın önüne kadar gelmişlerdir. Ve bunun sonucunda Ayestefanos antlaşması imzalanmıştır.

Bu antlaşma çok ağırdır. Osmanlı Devleti’nin balkanlarda neredeyse hiç otoritesi bırakılmıyor, ekonomik açıdan çok zor duruma düşürülüyor ve doğuda birkaç Osmanlı Bölgesi Ruslara bırakılıyordu.

Ayestefanos Ant. sonunda Bulgaristan’ın toprakları.

Yukarıdaki resimde gördüğümüz gibi Bulgaristan çok büyük bir şekilde büyütülmüştür. Fakat bu böyle olmadı, en azından sonrasında. Rusya’nın sıcak denizlere indiğini ve çok güçlendiğini gören batılı devletler Rusya’ya bir dur demek için Berlin Kongresini düzenlediler. Kıbrıs problemi de bundan hemen önce ortaya çıktı. İngiltere durumu fırsat bilerek Kıbrıs’ı; Osmanlı’dan, Berlin Kongresinde destek karşılığında istedi.

Osmanlı zaten uluslararasında yalnızdı ve Berlin Kongresi, Osmanlı için çok önemliydi. Bu yüzden Kıbrıs verildi. Ya sakal gidecekti ya kol.

İngiliz Başbakanı Lord Beaconsfield da Berlin Kongresinde yerini açıkça belli etmiş oldu. Rusya’ya karşı Osmanlıyı destekleyecekti.

İşte Kıbrıs bu yüzden verildi, Kıbrıs bir diplomatik bir tavizdi. Zor zamanlar zor kararlar gerektirirdi. Berlin Antlaşmasına ne oldu derseniz de yine internetten maddelerine ayrıntılı olarak bakabilirsiniz. Yine kötü bir bir antlaşma olarak gözükür Berlin Antlaşması fakat Ayestefanos’a göre diplomatik bir kazanımdır.

Sansür ve İstibdat dönemi hakkında

Sansür görünüştü kötü bir şeydir, ki öyledir. Abdülhamid sansür ve istibdat dönemi getirmiştir doğrudur. Bu inkar edilemez. Fakat neden getirdi işte, ona bakalım. Cumhuriyet’in ilk yıllarında da Takrir-i Sükun adlı bir kanun çıkarılmıştır. O dönem olağanüstü bir haldi ve provakatif yayınların engellenmesi gerekiyordu.

İstibdat ve sansür dönemi de böyleydi zaten. O dönem çok zorlu bir dönemdi. Abdülhamit’in tek amacı Mustafa Kemal Atatürk gibi devleti korumaktı.

2. Abdülhamid’in Meclisi kapatması

Abdülhamid, Meclisi 93 Harbini sebep göstererek kapattı. Abdülhamid’in güvenilirliği 93 Harbinden sonra azaldı. Devlet de çöküş döneminde olduğundan Abdülhamid gücü tek elde toplamak istedi. Kulağa ilk başta garip gelebilir fakat her liderin bir stratejisi vardır kimisi baskıcıdır, kimisi daha hoşgörülüdür.

Fatih Sultan Mehmet de sadrazamı Çandarlı Halil’i öldürttü mesela. Devlet yönetirken yöneticilerin, değişik kararlar alması gerekebilir. Başka bir örnek de Timur. Timur, ileride hükümdarı olan devleti almadan önce İran ve çevresinde istikrar çok zayıftı. Timur da devletinin hükümdarı olduğunda devletinde beylik sistemi vardı.

Her toprağın bir beyi vardı ve bu beyliklerin kontrol altında durması gerekiyordu aksi halde eski istikrarsız döneme geri dönülebilirdi. Bu yüzden Timur katliamlar yapmıştır, nitekim Sivas Katliamı. Timur acımasız bir liderdir ve yaptıklarından dolayı kötü bir hükümdar denemez. Başka bir hükümdar da beylikleri başka bir şekilde elinde tutabilirdi.

Batıdan da örnek verecek olursak Cesare Borgia. Borgia, Orsini ailesinin kendisini devirmek istediğini öğrenince onları kendisiyle konuşma bahanesiyle Sinigaglia’ya çağırdı. Liderler oraya varınca da hepsini öldürttü.

Abdülhamid de bunlara benzer. Abdülhamid döneminde bu kadar aşırı şeyler olmamıştır fakat yine de Abdülhamid otoritesini yeniden toplamak için meclisi kapatmıştır. Aynı zamanda devletin sınırlı zamanı olduğu için mecliste bir olayı tartışmak için de vakit yoktu. Tabi ki de Abdülhamid’in aklından geçenleri tam olarak bilemeyiz. Fakat üstte yazdıklarım en uygun nedenlerdir.

2. Abdülhamid Ermeni İsyanını çok sert bastırdı: Kızıl Sultan mı?

Aslında bunun cevabı üsttekine benziyor. Abdülhamid ermeni isyanlarını çok sert bir şekilde bastırmıştır. Üstte de dediğim gibi devlet yönetiminde sert davranmak gerekir. Mustafa Kemal de kurtuluş savaşı sırasında İstiklal Mahkemeleri ile çok sert yargı süreçleri kurmuştur. Bu gayet normaldir.

Asıl işin komik tarafı Abdülhamid isyancıları çok sert bastırdı diye kendisine dalga amaçlı Kızıl Sultan lakabı takan İngiltere gibi ülkeler hiçbir suçu olmayan, masum insanları çok sert şekilde katletmişlerdir. Kendileri kızıl kraliçe olmuyor tabi.

Sözde kendisine kızıl sultan denilen Abdülhamid’in karikatürü.

Son söz:

Bu yazımızda Abdülhamid hakkındaki iddiaları inceledik. Hatamız olabilir veya bahsettiğimiz bir şey yanlış olabilir. Sizin de bir yorumunuz, bakış açınız olabilir. Sonuçta tek bir tarih yoktur. Abdülhamid de en çok tartışılan Osmanlı konularından birisidir, farklı yorumunuz olası gayet normaldir. Ayrıca ben bu kadar iddia bulabildim sizin de bir iddianız varsa paylaşabilirsiniz. Lütfen bir hatamız falan varsa bize ulaşın ki kendimizi düzeltip daha iyi ve kaliteli yazılar yazabilelim.

Kaynakça

  1. https://tr.wikipedia.org/wiki/Ayastefanos_Antla%C5%9Fmas%C4%B1
  2. https://islamansiklopedisi.org.tr/berlin-antlasmasi
  3. https://en.wikipedia.org/wiki/Congress_of_Berlin
  4. https://en.wikipedia.org/wiki/Cyprus_Convention
  5. https://tr.wikipedia.org/wiki/Takrir-i_S%C3%BCk%C3%BBn_Kanunu
  6. https://tr.wikipedia.org/wiki/II._Abd%C3%BClhamid
  7. https://tr.wikipedia.org/wiki/Berlin_Antla%C5%9Fmas%C4%B1_(1878)
  8. https://islamansiklopedisi.org.tr/ayastefanos-antlasmasi
  9. Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı 3,Mustafa Armağan, Ketebe Yayınevi
  10. https://www.britannica.com/event/Congress-of-Berlin

Yorum Yazın